Yazar Dilek Aslan (Prof. Dr., HÜTF Halk Sağlığı Anabilim Dalı)
Editör Levent Akın (Prof. Dr. HÜTF Halk Sağlığı Anabilim Dalı)
Yayınlanma Tarihi: 10.12.2019
Gözden Geçirilme Tarihi: 11.12.2019
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Hastalıklardan Korunma ve Kontrol Merkezi (CDC) verilerine göre dünyada 2018 yılında kızamığa bağlı olarak 140 000’den fazla sayıda kişi yaşamını kaybetti. Bu vakalar kızamık vakalarının pek çok ülkede artmasıyla ortaya çıktı. Ölümlerin çoğu beş yaş altı çocuklar arasında oldu. Özellikle bebekler ve çok küçük çocuklar kızamığa bağlı zatürre, beyin iltihabı, körlük, işitme kaybı gibi sorunlar açısından risk altındadırlar. Mevcut bilgilerimiz; kızamık virüsü ile temasın bağışıklık sistemine zarar verdiğini ve enfeksiyondan çok uzun süre sonrasında bile sağlık açısından risklerin olabileceğini ortaya koymaktadır. Bağışıklık sisteminde olabilecek bu zarar kişide ciddi ishalli hastalıklar, grip gibi ölümcül risklere hatta malnütrisyona, verem hastalığına yakalanmaya hatta bu hastalığın alevlenmesine yol açabilecek durumlara da neden olabilir.
Kızamık aşı ile ÖNLENEBİLİR. Bununla birlikte küresel düzeyde aşılama yüzdelerinde son on yıldan bu yana bir duraksama mevcuttur. DSÖ ve UNICEF tarafından yapılan paylaşımlara göre çocukların %86’sının 2018 yılında ülkelerin rutin aşılama programları aracılığı ile ilk dozu aldıklarını ve %70’inden daha azı da ikinci önerilen dozu aldığını işaret etmektedir (2).
Bu aşılama yüzdeleri ülkelerdeki ve dünyadaki kızamık salgınlarını önlemek için yeterli değildir. Dünya Sağlık Örgütü; toplumların hastalıktan korunabilmesi için her ülkede ve bütün toplumlarda iki doz kızamık aşısının kapsayıcılığının %95 olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Kızamığa bağlı ölümler açısından en kötü durumda olan bölge Sahra Altı Afrika ülkeleridir. Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Liberya, Madagaskar, Somali ile Asya kıtasındaki Ukrayna 2018 yılında yeni vaka görülme hızının en yüksek olduğu ülkeler olmuştur. Bu beş ülke dünyada vakaların yaklaşık yarısının bulunduğu ülkelerdir. Hastalık daha çok yoksul ülkeleri etkilemiş olsa da gelişmiş ülkelerde de hastalık görülmektedir. Örneğin 2018 yılında ABD son 25 yıldaki en yüksek vaka sayısına ulaşmıştır. Avrupa’da Arnavutluk, Çekya, Yunanistan ve Birleşik Krallık hastalık açısından “eliminasyon” statüsünü kaybetmiştir.
Olumsuz örnekleri çoğaltmak ne yazık ki mümkündür.
OYSA;
Yararlanılan kaynaklar
Gizlilik Sözleşmesi
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Aşı ve Bağışıklama
© 2019